29 Ekim 2010 Cuma

MİNİK PİZZA

Hiç yemek yemeyen çocuğunuz oldu mu ? Çok zordur... Tecrübe ile sabittir :))
Kahvaltıda peynir zeytin yemeyen bir çocuk... Bizler sofraya konulan peynir ve zeytin ile kahvaltı yapar, okulumuza giderdik... En büyük lüksüm sadece peynir çeşidinde seçimim olurdu.. Ama benim oğluşum hiçbir zaman geleneksel hazırlanan kahvaltıdan yapmadı. Her zaman alternatif aramak zorunda kaldım. Bir de çalışan anne olunca sabahın erken saatinde kalkıp ona değişik kahvaltılar hazırlamak zorunda kaldım..Yemek seçiminde halen çok titiz.. Herşeyi yemiyor. Çok şükür sağlığında problem olmadığı için alıştım sanırım bu duruma...
Bu yüzden çevremde iştahı açık çocuk gördüğüm zaman o çocukları doyurmak benim için her zaman zevk olmuştur.
Oğluşum ilkokula başladığında anneler kendi aramızda konuşurken birgün annelerden birisi yatarken mutfağınızı kilitlemek zorunda kaldınız mı diye sormuştu. Ne kadar zor bir durum. Yemeyen çocukdan şikayet eden ben fazla yediği için yiyecek saklayan başka bir anne. Halen de görüştüğüm bir arkadaşımdır. Tabii çocuklar büyüdüler. Arkadaşımın kızı kilolu bir genç kız olduğu için sürekli diyet yapmak zorunda kalıyor.. Benim oğluşum mu ??? Çocukluğunda hep 2 beden küçük giyerdi.. Şimdi ise uzun ince bir delikanlı oldu.. Allah hepimizin evlatlarını korusun, sağlıklarını bozmadan yaşamalarını nasip etsin...
İşte şimdi hazırladığım alternatif kahvaltılık minik pizzalarda onlardan birisi... Evde bayat ekmek varsa değerlendirilecek bir tarif...

Hazırlaması basit bir kahvaltı. Ama lezzetli ve değişik.. Zamane çocuklarının ilgisi çekiyor :)))




Malzemeler : Evde bayatlamış ekmeğiniz varsa onlardan dilimleyebilirsiniz. Ben bugün tost ekmeği kullandım.
Sucuk
Kaşar
Domates
Biber
Tereyağ
Malzemelerin hepsini minik minik doğradıktan sonra en üste tereyağı ve dilim kaşarları koyup 180 C fırında 15 dk. pişiriyoruz...




Yanına taze sıkılmış mandalina suyu ile afiyet olsun.....


17 Ekim 2010 Pazar

neslihan ile mutfak günlüğü: İrmik Tatlısı

neslihan ile mutfak günlüğü: İrmik Tatlısı

İrmik Tatlısı

İrmik tatlısı kış akşamlarının kolay tatlısı, balık sofralarının baş tacıdır. Eşim çok sever. Bende hep denemeyi ertelemişimdir.Nihayetinde deneyip de başarılı olduktan sonra akşamları otururken bile hadi bir helva yiyelim olmuştur zamanla......
İrmik tatlısını ben su ile yapanlardanım.Süt ile sevemedim bir türlü...
Rahmetlik büyük teyzem bana tarifi verirken ''hepsinden 1 ölçek koyduğunda tutmaması mümkün değil'' diye anlatmıştı..Çok güzel yapardı..Biz kendisine misafirliğe gittiğimizde boynundaki mezurası ile mutfağa gider 5 dk. içerisinde mutfaktan mis kokular çıkararak irmik helvası kavrulurdu...Eşiminde sevdiğini öğrenince o hasta hali ile bile yapmaya kalkıştığı olmuştur...Canım teyzem..Allah rahmet eylesin. Mekanın cennet olsun...
İrmik tatlısı bana herzaman duygulu anlar yaşatır.





















 Neyse gelelim tarifimize....


Malzemeler : 
1 su bardağı İrmik
1su bardağından 2 parmak az şeker
Fıstık kararı size kalmış
1su bardağı su
2 yemek kaşığı tereyağ
Üzerini süslemek için tarçın



Yapılışı : 
Tereyağını eritip irmiği ve  fıstıkları içine atıp kavurmaya başlayalım. Renkleri altın sarısını alıncaya kadar kavurmaya devam edelim. Öte yandan şekeri ve suyu ayrı bir yerde eritip bekletiyoruz. Altın sarısı alan irmik ve fıstıkların altını kısarak üzerine suyunu ilave ediyoruz..Suyunu çekene kadar bekleyip altını kapatıp dinlenmeye bırakıyoruz..Servis tabaklarına alıp üzerinide tarçınla süsledikten sonra ee afiyet olsun :)))



12 Ekim 2010 Salı

İSTANBUL

Görmeyenlerin içlerini titreten kendini özleten, yaşayanların çile çektikleri, benim gibi misafirlerin de karmaşık duygular beslediği şehir. Geldik. Bize yine kucak açtın :))

Mersin'in yoğun temposu hayatıma, bloguma yansıdı. Koca bir yaz bloguma birşey ekleyemeden geçti.Ama çok harika günlerdi. Dağ evimizde geçirdiğimiz hergünün tadını ayrı çıkardık.Hafta sonu bir grup arkadaşlarımızı ağırlamak ayrı bir zevkdi.Cumartesi geceleri sabahlara kadar oturduk.Dolu dolu bir yaz geçti...

Yazın son günlerinde Mersindeki evin tadilatı bitti.Evi düzenleyip alınan yeni eşyaları yerleştirdikten sonra Kurban Bayramına kadar evimize veda ederek ayrıldık.İstanbula dönerek buradaki evin temizliği ve yerleşmesini yaptık. Sakin günlerime geri döndüm.Artık bloguma sıra gelince hüzünlü sonbaharda yağmurlu İstanbula poaça ve çay eşliğinde merhaba demek istedim.

Oğluşumun bu yıl çok yoğun temposu. Sabahları çok erken kalkıp okula gitmek zorunda.. Tabii erken kalktığı içinde kahvaltı yapmak istemiyor. Anne yüreği buna dayanır mı ??  Yaşları kaç olursa olsun bu kuzucuklar bizim bebelerimiz :))   Koca bebeler ....  Bu yüzden de bu poaçayı yapıp yarın sabah zorla çantasına koyacam ki arkadaşları ile sıcak bir içecek eşliğinde yesinler...Sizlerle de tarifini paylaşmak istedim...

 Malzemeler :
1 su bardağı yarısı tereyağ yarısı sıvıyağ
3 kaşık yoğurt

1 paket kabartma tozu

1 tutam tuz
Alabildiği kadar un
Poaça üzerine sürmek için  yumurta sarısı

İç malzemesi :
Ben sadece peynir koyuyorum.Maydonuz yada farklı şeyleri oğluşum sevmiyor....

Malzemelerin hepsi karıştırılıp kulak memesi yumuşaklığında bir hamur yapılır...

180 C derecelik fırında pişirilir.....



Hadi buyrun soğuk sonbahar günlerinde çay eşliğinde poaçalarımızı yemeye....


Afiyet olsun....