12 Ekim 2010 Salı

İSTANBUL

Görmeyenlerin içlerini titreten kendini özleten, yaşayanların çile çektikleri, benim gibi misafirlerin de karmaşık duygular beslediği şehir. Geldik. Bize yine kucak açtın :))

Mersin'in yoğun temposu hayatıma, bloguma yansıdı. Koca bir yaz bloguma birşey ekleyemeden geçti.Ama çok harika günlerdi. Dağ evimizde geçirdiğimiz hergünün tadını ayrı çıkardık.Hafta sonu bir grup arkadaşlarımızı ağırlamak ayrı bir zevkdi.Cumartesi geceleri sabahlara kadar oturduk.Dolu dolu bir yaz geçti...

Yazın son günlerinde Mersindeki evin tadilatı bitti.Evi düzenleyip alınan yeni eşyaları yerleştirdikten sonra Kurban Bayramına kadar evimize veda ederek ayrıldık.İstanbula dönerek buradaki evin temizliği ve yerleşmesini yaptık. Sakin günlerime geri döndüm.Artık bloguma sıra gelince hüzünlü sonbaharda yağmurlu İstanbula poaça ve çay eşliğinde merhaba demek istedim.

Oğluşumun bu yıl çok yoğun temposu. Sabahları çok erken kalkıp okula gitmek zorunda.. Tabii erken kalktığı içinde kahvaltı yapmak istemiyor. Anne yüreği buna dayanır mı ??  Yaşları kaç olursa olsun bu kuzucuklar bizim bebelerimiz :))   Koca bebeler ....  Bu yüzden de bu poaçayı yapıp yarın sabah zorla çantasına koyacam ki arkadaşları ile sıcak bir içecek eşliğinde yesinler...Sizlerle de tarifini paylaşmak istedim...

 Malzemeler :
1 su bardağı yarısı tereyağ yarısı sıvıyağ
3 kaşık yoğurt

1 paket kabartma tozu

1 tutam tuz
Alabildiği kadar un
Poaça üzerine sürmek için  yumurta sarısı

İç malzemesi :
Ben sadece peynir koyuyorum.Maydonuz yada farklı şeyleri oğluşum sevmiyor....

Malzemelerin hepsi karıştırılıp kulak memesi yumuşaklığında bir hamur yapılır...

180 C derecelik fırında pişirilir.....



Hadi buyrun soğuk sonbahar günlerinde çay eşliğinde poaçalarımızı yemeye....


Afiyet olsun....

1 yorum:

sefika dedi ki...

ellerine sağlık arkadaşım. sana geldiğimde ben de isterim bunlardan ona göre.:))) yeni blogun hayırlı olsun.